Gazetemizi de hedef almıştı! Ayşe Ateş’ten, Akit yazarı Karahasanoğlu’na sert yanıt: ‘Size bu ısmarlama yazıyı kim kaleme aldırdıysa…’

Siyaset gündemi neredeyse tamamen Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşması olan 1 Temmuz’a kilitlenmiş durumda.

Tarih yaklaştıkça daha fazla gündeme gelen dava çevresinde hem MHP’nin içinde hem de MHP’nin iktidar içindeki pozisyonunu etkileyecek kritik gelişmeler yaşanıyor.

Öte yandan Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş de bu süreçte siyasi liderlerle bir araya gelip suikasti görünür kılmaya devam ediyor ve mücadelesini sürdürüyor.

AKİT YAZARI, AYŞE ATEŞ’İ HEDEF ALDI VE MEDYAYA YÜKLENDİ

Son olarak Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, kaleme aldığı yazısında Ayşe Ateş’i hedef aldı.

“Sinan Ateş’in eşi, HDP ile hatta Kandil ile ne zaman görüşecek!” başlıklı yazısında Ateş’e ve medyaya yüklenen Karahasanoğlu, “Bu CHP, bu Cumhuriyet gazetesi, bu BirGün gazetesi… Sinan Ateş’in acılı eşinin sözlerini manşete taşıyorlarsa. Acılı eş kendisine sormalı: ‘Ben nerede hata yapıyorum’” ifadelerini kullandı.

Karahasanoğlu, yazısında şu sözleri kullandı:

Sinan Ateş’in eşi, görüştüğü siyasi parti genel başkanlarına aktardığı bir bilgi varsa, bunu kamuoyundan niye saklıyor. Eğer o parti genel başkanlarına aktardığı bir bilgi yoksa, bu görüşmelerden neyi umut ediyor. Birileri Sinan Ateş’in eşini bu görüşmeleri yapmak üzere etki altında mı tutuyor?

“BU SİZE İNANDIRICI GELİYOR MU?”

Sadece Sinan Ateş’in eşi değil, ablası ve ailesinin diğer fertleri de aynı çerçevede sürekli gündeme taşınıyor. Son vukuat, Sinan Ateş’in ablasının belediye sosyal tesisinde kahvaltı yapması ve sonrasında dönüşü sırasında takip edildiği iddiası. İlginçtir, abla evden sosyal tesise kadar kendisinin takip edildiğini, kahvaltı ederken yine aynı kişilerin kendisini izlediğini, sonrasında da takibin devam ettiğini iddia ediyor. Bu size inandırıcı geliyor mu?

Kardeşi cinayete maruz kalan bir kişi, evinden çıkıp bir sosyal tesise kahvaltı için gidiyorsa ve o sırada izlendiğini fark ediyorsa, ya gideceği yeri değiştirir ya vazgeçer veyahut da şüphelendiği kişilere hissettirmeden polisi arar. Bunların hiçbirisini yapmayan abla, sonradan birileri kendisine böyle bir şikayeti yapması için etkilemede bulunduğu için olsa gerek, şikayetçi oluyor.

Bursa Valiliği güzergah üzerindeki kameraları inceliyor, iddia fos çıkıyor. Ama önemli olan iddianın boş çıkması değil, günlerce tartışılması. “Vay canına, sadece Sinan Ateş’in kendisi değil, sadece eşi değil, ablası da takip ediliyor, o da baskı altında” havası oluşturmak. Sürekli gündemi Sinan Ateş ismi üzerinden oluşturmak.

Türkiye’nin nüfusunun yarısını Sinan Ateş cinayeti sebebiyle tutuklasanız, yine bu kişiler şu soruyu sormaktan geri durmayacaklar: “Sinan Ateş’in katili nerede?” Savcı “katili burada” diyor tutuklatıyor.. Hakim, “katil şu şu şu kişiler” diyor tutukluyor.

Bunlar hâlâ “katil nerede” diyorlar. O zaman kendilerine soruyoruz, “Katili siz biliyor olmalısınız, söyleyin onu da sorgulasınlar, gerekiyorsa tutuklasınlar”. Cevapları şu: “Biz bilmiyoruz devlet bulsun.”

Beyler bayanlar siz kafayı mı yediniz, yoksa bize mi yedirmeye çalışıyorsunuz. Ömürleri boyu ülkücü düşmanlığı yapan CHP’ye gidip dert anlatıyorsunuz. 22 kişinin tutuklanmasını yetersiz bulup, “daha fazla tutuklama olsun” diyorsunuz. O zaman ben size bir öneride bulunayım. Bu işlerde çok mahirdirler.

“HDP’YE GİDİP ONLARDAN YARDIM İSTEYİN”

HDP’ye gidin, onlardan yardım isteyin. Ortalığı birbirine katarlar. “Kobani’ye niye yardım gitmiyor” diyerek, tüm Türkiye’yi ateşe verdiler. Eğer Sinan Ateş’in hayatta iken savunduğunu iddia ettiğiniz ilkelerin, sizin gözünüzde hiçbir değeri yoksa, HDP’den de yardım isteyin..

Hatta bir zararı yok, Kandil’e de ziyarette bulunup azmettirici hayali katil hakkında destek talebinde bulunun. Belki onların da size tavsiye edeceği bazı şeyler olabilir. Hatırlatmamız muhafazakar olduğunu söyleyen herkese. Sizin acılarınızı, sizin duygularınızı, sizin mağduriyetlerinizi istismar edenlerin oyunlarına gelmeyiniz. Başınızdaki örtüyü bile yasaklayan vicdansızlara, eşinizin katilini bulacakmış gibi bel bağlamayın.

AYŞE ATEŞ’TEN YANIT GECİKMEDİ: ‘BU YAZIYI SİZE KİM YAZDIRDIYSA…’

Söz konusu yazıya Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’ten yanıt gecikmedi.

Sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Ateş, “Size bu ısmarlama yazıyı her kim kaleme aldırdıysa siz de ona bir ayva ısmarlayın. Damağı tadına alışsın” dedi.

Ayşe Ateş’in cevabı şu şekilde:

Sayın Ali İhsan Karahasanoğlu, pek hâkim olmadığınız dosya hakkında size birkaç bilgi verip yazınızdaki eksikleri gidermek isterim.

Öncelikle, “tetikçiyi Ankara’ya getirene kadar, hatta İstanbul’a geri götürene kadar hepsi içeride.” demişsiniz. Fakat tetikçinin taşındığı 06 AT 5021 plakalı tahsisli araçtan bahsetmemişsiniz. Belki de bu detayı size söylememişlerdir.

Sonra şöyle devam etmişsiniz: “Kim bilir belki de cinayetin gerçek azmettiricileri, bu olay üzerinden oluşturacakları algı operasyonlarını yürütmek için, bugün yaşadığımız gelişmeleri de önceden planlamışlar, yazmışlardır.” Ancak hemen ardından -kendi kendinizi yalanlamak pahasına- azmettiricinin belli olduğunu bizim hayalî bir azmettirici ürettiğimizi söylemişsiniz. Ben kocama karşı gerçekleştirilen bu menfur cinayetin azmettiricilerinin kimler olduğunu savcılıkla da kamuoyuyla da paylaştım. Siz duymamışsınız. Dosyası ayrılan 17 kişiye bakın.  İsimlerini orada bulabilirsiniz.

Soruyorum size Ali İhsan Karahasanoğlu: Tolgahan Demirbaş nasıl bir azmettiricidir ki –yine iddianamedeki delillere dayanarak konuşuyorum- Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’dan bu alçak suikastin hazırlık aşamasında Sinan Ateş hakkında bilgi toplaması için sürekli talimat alıyor.

“SÜREKLİ KENDİNİZLE ÇELİŞMİŞSİNİZ”

Yazınızın devamında elimizde bir belge olmadığını ima etmiş,  eğer elimizde bir belge varsa neden savcılığa vermediğimizi sorgulamışsınız. Burada da bilgisizliğiniz ön plana çıkmış. Çünkü biz dosyadaki delillerin, ifadelerin neden iddianameye girmediğini, 17 kişinin soruşturmasının hangi sebeple bu iddianameden ayrıldığını, bütün delillerin niçin tek bir çatı altında toplanmadığını, bütün şüphelilerin hangi maksatla aynı iddianamede ele alınmadığını sorguluyoruz. Yani deliller zaten savcılıkta var. Anlayacağınız o ki çoktan çözülmüş bir cinayet, bir karanlık el tarafından sürüncemede bırakılarak zaman kazanılmaya çalışılıyor.

“Ardından acılı eş, Ülkücü düşmanlarına ziyaretlerde bulunuyor onlarla görüşmeler yapıyor.” sözlerinizin Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef almadığını varsayıyor, buna ilişkin bir yorum yapmıyorum. Ama size şunu sormadan da geçemiyorum: Ne yapayım. Bir baş sağlığı dilemeyenlerin, kocamı katledenlerin kapısına mı gideyim. Ki siz de yazınızda, şu anda tutuklu bulunan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılarının, MHP yöneticisinin, MHP milletvekili adayının hükmünü “bu suça karışanların hepsi içeride” diyerek vermişsiniz.

Kaleme aldığınız yazıda kendinizle sürekli çelişmiş, bir satır önce söylediğinizi bir satır sonra yalanlamışsınız. Bunun sebebinin olay hakkında bilgi sahibi olmamanız olduğunu düşünüyorum. Keşke bu alçak suikastin öncesine ve sonrasına ilişkin biraz daha bilgi toplayıp yazınızı öyle kaleme alsaydınız. Bu sizin için daha doğru, daha hakkaniyetli olurdu.

“SİZE BU ISMARLAMA YAZIYI KİM KALEME ALDIRDIYSA ONA BİR AYVA ISMARLAYIN”

Yazınızı da şu şekilde noktalamışsınız: “Bu CHP, bu Cumhuriyet gazetesi, bu Birgün gazetesi… Sinan Ateş’in acılı eşinin sözlerini manşete taşıyorlarsa. Acılı eş kendisine sormalı: “Ben nerede hata yapıyorum”

Hayır, ben şunu soruyorum: Sinan’ın ömrünü verdiği davayı güden medya kuruluşları neden bu alçak suikastin aydınlanması için çaba harcamıyor. Neden Sinan, hiç öldürülmemiş gibi davranıyor.

Yazdıklarımı okumayı bitirdiyseniz size bu ısmarlama yazıyı her kim kaleme aldırdıysa siz de ona bir ayva ısmarlayın. Damağı tadına alışsın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir