İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberlerindeki heyetin, 19 Mayıs Pazar günü yaşanan helikopter kazasında hayatını kaybetmesi dünya basınında da geniş yer buldu. Haberlerde, İsrail’in Reisi ve Abdullahiyan’ın ölümünde olası dahli ihtimaline ilişkin değerlendirmeler de yer aldı.
GUARDIAN: İÇ GÜÇ MÜCADELESİ, DİKKATLERİ GAZZE’DEN ÖTEYE ÇEVİREBİLİR
The Guardian gazetesinden Bethan McKernan, konuya ilişkin haberinde, İsrail’in dış istihbarat örgütü Mossad’ın son yıllarda İran’da yaşanan bir dizi suikast ve bombalı saldırı dolayısıyla suçlandığını ancak bu eylemlerle ilgili nadiren yorumda bulunduğunu hatırlattı.
Haberde, şöyle denildi: “İsrail’in şu ana kadar olan analizi, üst düzey iki rejim figürünün beklenmedik ölümünün, Tahran ile uzun süredir devam eden soğuk savaşı ciddi anlamda değiştirmesinin olası olmadığı yönünde: İslam Cumhuriyeti’nin dışişleri, savunma ve nükleer politikaları, nihayetinde dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in hükmü altında.”
The Guardian, Reisi’nin ölümü ile ‘yaşanan ani boşluğun yarattığı iç güç mücadelelerinin Tahran’ın dikkatinin Gazze’deki savaştan öteye çevirebileceği’ yorumunda da bulundu.
NYT: DIŞ POLİTİKADA ÇOK KÜÇÜK BİR DEĞİŞİM BEKLENİYOR
ABD’nin The New York Times (NYT) gazetesi de Reisi ve Abdullahiyan’ın ölümüne ilişkin haberinde, bu ölümlerin ‘dış gerilimlerin arttığı bir dönemde’ yaşandığına dikkat çekti.
NYT, haberinde, “Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve İran’ın Dışişleri Bakanı’nın ölümü, özellikle uluslararası gerilim ve iç hoşnutsuzluğun hüküm sürdüğü bir dönemde ülkeyi iki etkili liderinden etti; ancak analistler ve bölgesel yetkililer, İran’ın dış politikasının yönünde çok küçük bir değişim bekliyor” değerlendirmesine yer verdi.
POLITICO: HAMANEY’İN YERİNİ ALMASI DAHA AZ OLASI GÖRÜNÜYORDU
ABD’nin Politico haber sitesi, “İran Cumhurbaşkanı, helikopter kazasında öldü” başlıklı haberinde, Reisi’nin, İran muhalefetine göre, 1980’li yılların sonlarında binlerce siyasi tutuklunun idam edilmesinde rolü olduğunu ve ‘kasap’ olarak bilindiğini yazdı.
Politico, haberinde şu değerlendirmeye yer verdi: “Son yıllarda, Reisi’nin rejime olan sadakati ve zalim yöntemleri, dini lider olarak Hamaney’in yerini alma potansiyeli konusunda spekülasyonları beraberinde getirdi; bu pozisyon, ona tüm büyük siyasi kararlar konusunda son sözü söyleme hakkını vermiş olacaktı. Öte yandan, cumhurbaşkanı olarak yetkinliğine ilişkin eleştiriler sayesinde, bu yükseliş daha az olası görünüyordu.”
WSJ: HAMANEY, UZUN YILLARDIR MÜTTEFİKİ OLAN BİR İSİMDEN OLDU
ABD’nin The Wall Street Journal (WSJ) gazetesi ise konuya ilişkin haberinde, söz konusu ölümlerin ‘Tahran’ın ABD ve İsrail ile savaşan silahlı milisleri üzerinden bölgesel hakimiyet kurmaya’ çalıştığı bir dönemde yaşandığını ve Reisi’nin ölümüyle İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in uzun yıllardır müttefiki olan bir ismi kaybettiğini yazdı.
WSJ de İsrail’le ilgili iddialara haberinde yer verdi. Reisi’nin ölüm haberinin ardından ABD veya İsrail’den hemen bir açıklama gelmediğine dikkat çeken WSJ, İran’ın ‘nükleer silah programının babası’ olarak bilinen Muhsin Fahrizade’nin 2019 yılındaki ölümünden İsrail’i sorumlu tuttuğunu, İsrail’in bu yöndeki iddiaları ne kabul ettiğini ne de reddettiğini belirtti. Reisi ve Abdullahiyan’ın ölümünün İran’ın dış politikasında önemli bir değişimi beraberinde getirmesinin olası olmadığını belirten gazete, bu durumun Hamas’a destek ve nükleer programın geliştirilmesi konuları için de geçerli olacağına işaret etti.
WSJ, yorumunu şu sözlerle sürdürdü: “Ancak, Orta Doğu’daki mevcut karışıklık devam ederken yapılacak liderlik geçişi, İran’ın idare etmesi gerekecek ek bir zorluk.”
DER SPIEGEL: VELİAHT PRENSİN ÖLÜMÜ
Almanya’nın Der Spiegel haftalık siyaset dergisi ise Reisi’nin ölümüne ilişkin haberinde “Veliaht prensin ölümü” başlığını kullandı. Reisi’nin savcı kimliğini de hatırlatan dergi, Reisi’nin Hamaney’in halefi olmasının beklendiğine işaret etti. Reisi’nin ölüm haberinin İran’da toplumsal, ekonomik ve siyasi olarak karışıklık olan bir dönemde geldiği değerlendirmesini yapan Der Spiegel, Mahsa Jîna Emini’nin ‘ahlak polisi’nin ‘başörtüsü kurallarına uymadığı’ gerekçesiyle gözaltına alınıp katledilmesine işaret ederek, Reisi’nin göreve geldikten bir sene sonra kitlesel protestolarla karşı karşıya kaldığını yazdı.
Haberde ayrıca şu ifadelere yer verildi: “İran’ın onlarca yıldır içler acısı durumda olan ekonomisi, yeni bir dip noktasını gördü. Yolsuzluk, kötü yönetim ve İran’ın nükleer programı ile Tahran’ın saldırgan dış politikası dolayısıyla Batı’nın uyguladığı yaptırımlar, artan umutsuzluk ortamına katkıda bulundu; bu his orta sınıfa kadar nüfuz etti.”
(DIŞ HABERLER SERVİSİ)